fbpx
Giriş
x
veya
x
x
Kayıt
x

veya

social facebook social twitter instagram

Op. Dr. Handan Namlı has not set their biography yet

SESSİZ VE DERİNDEN: MYOM (leiomyoma, fibroid)

  Myomlar, rahimdeki selim (iyi huylu, kanser olmayan) büyümelerdir.Tüm kadınların yaklaşık % 25-50’sinde bulunur. 35 yaş üzerindeki yaklaşık her dört yada beş kadından biri bunlara sahiptir. 30-40 yaşlarındaki kadınlarda en sıktır, ancak her yaşta görülebilirler. Çoğu zaman normal jinekolojik muayene sırasında rastlantı sonucu fark edilirler. Uzun yıllar belirti ve şikayet oluşturmadan sessizce kalabilirler. Rahim kas tabakasının odaksal olarak büyümesi, çoğalması ile oluşurlar. Myomların büyüklüğü, şekli ve yerleşimi büyük farklılıklar gösterebilir. Rahim 3 tabakadan oluşur ve myomlar da yerleştiği tabakaya göre isim alıp önem kazanırlar. Bezelye kadar küçük olabileceği gibi tüm karnı dolduracak boyutlara ulaşabilir. Büyüdükçe rahmin dışı kadar içini de bozabilir. Bir kadında sadece tek bir myom veya değişik büyüklükte çok sayıda olabilir. Uzun bir süre çok küçük kalabilir, birden hızla büyüyebilirler, veya yıllar boyunca yavaş yavaş büyüyebilirler. Bazen bir myomun tek mi, birkaç myomun birleşmesiyle mi oluşmuş tesbit etmek de zor olabilir Myomların oluşum mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır. Kadınlık hormonu...
Devamını okuyun
  10127 Tıklanma
  0 yorum
10127 Tıklanma
0 yorum

KLASİK TÜP BEBEK (IVF-In Vitro Fretilizasyon)

Tüp bebek tedavisinin ilk uygulanan halidir. Günümüzde de dünya üzerinde yaygın olarak kullanılmaya devam etmektedir. Bu yöntemde, kadının adet döngüsü göz önüne alınarak, adet başlangıcı itibari ile çeşitli ilaç ve tedavi protokolleri uygulanır , kontrollü bir şekilde follikül adını verdiğimiz yumurta keselerinin gelişimi sağlanmaya çalışır. Belli aralıklarla yapılan ultrason muayeneleri ile folliküllerin istenilen şekilde gelişip gelişmediği takip edilir. İstenilen boyutlara gelen folliküller, hekim gerekli gördüğü takdirde hormon testlerinin seviyelerine bakılarak gelişmeleri değerlendirilir. Uygulanan tedavi protokolüne göre, genellikle adet döngüsünün 10-13. Günleri arası foliküller 17-18 mm boyuta ulaşır. Bu dönemde yumurta toplama işlemi için gün ve saat belirlenir, yumurta çatlatma iğnesi olarak tarif edilen enjeksiyonun zamanı, cinsi ve dozu ayarlanır. Yumurta toplama işlemi ağrılı bir işlemdir. Bu nedenle lokal ya da genel anestezi ile yapılması tavsiye edilir. Her iki anestezinin de birbirine üstünlüğü yoktur. Hastanın isteğine ya da anksiyete dozuna göre anestezi cinsi belirlenebilir. Tek tek folikül denen yumurta keselerinin içindeki sıvı...
Devamını okuyun
  8724 Tıklanma
  0 yorum
8724 Tıklanma
0 yorum

KADIN YAŞININ ÇOCUK SAHİBİ OLMAYA ETKİSİ

Kadınlarda çocuk sahibi olma kapasitesinin, yaşla birlikte azalma gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir durumdur. Düzenli adet gören kadınlarda bile yaşla birlikte yumurtalık kapasitesinin azalmış olma ihtimali mevcuttur. Bir kadın henüz anne karnında 20. Gebelik haftasında sahip olabileceği en fazla sayıda yumurtaya sahiptir. Altı ile yedi milyon civarında yumurta gebeliğin 20.haftasından başlayarak doğal olarak azalmaya başlar. Kadın dünyaya geldiğinde bir ya da iki milyon yumurtası kalmıştır. Aynı kadın ergenliğin başında yaklaşık 300-500 bin, 37 yaşında 25,000 yumurtaya sahip olacaktır. Yumurta sayısındaki bu azalmayla beraber olarak gebe kalabilme potansiyeli de yaşla birlikte azalacaktır. Hamile kalma potansiyeli 35 yaştan sonra azalmaya başlayarak, 37 yaştan sonra bu azalma daha da belirginleşmektedir. Çocuk sahibi olmak isteyen kadınların yumurtalık kapasitelerini değerlendirmek ve çocuk sahibi olma konusunda danışmanlık yapabilmek amacıyla iyi bir tıbbi öykü yanında ultrason ile yumurtalıklardaki öncül yumurtaların sayısının değerlendirilmesi, kanda Follikül Stimulan Hormon (FSH) ile beraber Estradiol seviyenin ölçümü, Anti Müllerian Hormon(AMH) ve inhibin B...
Devamını okuyun
  8480 Tıklanma
  0 yorum
8480 Tıklanma
0 yorum

HISTEROSKOPİ

Rahim boynu kanalı (servikal kanal) ve rahimiçi boşluğunun bir kamera yardımıyla incelenmesini sağlayan operasyon şeklidir. Histeroskop adı verilen optik-kamera sistemi ile sorun yaratan durumların direkt gözle görülerek incelenmesini sağlar. Histeroskopinin en sık olarak kullanıldığı işlemler rahim içersindeki bölmelerin (septum) çıkarılması, yapışıklıkların açılması, polip çıkarılması, tüp bebek başarısızlığının değerlendirilmesi ve myom çıkarılması işlemleridir. Histeroskopi operasyonları, TANISAL HİSTEROSKOPİ ve OPERATİF HİSTEROSKOPİ olarak ayrılır. Ultrasonda bir problem görülmemesine rağmen ya da tam tanımlanamamış yapıların ne olduğunu incelemek amacıyla yapılıyorsa buna TANISAL HISTEROSKOPI adı verilir. Daha ince histeroskopla, genel veya lokal anestezi altında yapılabilir. Direkt göz ile patolojik yapıların bulunup bulunmadığı araştırılır. En sık kullanıldığı durum, tüp bebek tedavileri öncesi ya da başarısız tüp bebek girişimleri sonrasında rahim içi boşluğun değerlendirilmesidir. Hatta küçük patolojiler Histeroskopa adapte edilen mikro enstrümanlarla tedavi edilebilir, küçük biopsiler alınabilir. OFİS HISTEROSKOPI işlemi, yine lokal anestezi altında, flexible bir histeroskopla yapılan tanısal histeroskopik işlemlerdir. Bu işlemler ayaktan, hastaneye yatış gerekmeden yapılabilen...
Devamını okuyun
  13647 Tıklanma
  0 yorum
13647 Tıklanma
0 yorum

HAMİLELİK ÖNCESİ DANIŞMA

Hamilelik güzel olduğu kadar bazı sıkıntıların da yaşanabileceği bir dönemdir. Bu nedenle hamilelik planlayan kadınların, sağlıklı bir hamilelik geçirmek için bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanına muayene olmaları, hamilelik sırasında oluşabilecek durum ve riskler hakkında bilgi almaları çok faydalı olacaktır. Unutmamak gerekir ki hamilelik bir hastalık değildir. Fakat kadın vücudunda oluşan değişiklikler insan fizyolojisini zorlayabilmektedir. Doktorunuza başvurduğunuzda yapacağınız görüşmede yaşınız, mesleğiniz, çalışma hayatınız, uyku ve beslenme alışkanlıklarınız, egzersiz kapasiteniz gibi size önemsiz gibi görünen konular doktorunuza ipuçları verecektir. Ayrıca alkol ,sigara ve diğer madde kullanımı, gebeliğinizi olumsuz etkileyebilecek kronik hastalıkların (yüksek tansiyon, kalp, böbrek, şeker hastalığı, sara nöbetleri gibi) belirlenmesi, daha önce geçirmiş olduğunuz ameliyatların ve hastalıkların (myom, yumurtalık kisti, iltihaplanmalar gibi) belirtilmesi ve varsa önceki gebeliklere ait olumsuz durumların anlatılması (düşük, ölü doğum, anomalili doğum gibi), hamilelik öncesi ve sırasında bir yol haritası oluşturacaktır. Ayrıca bazı jinekolojik hastalıklar ve enfeksiyonlar hamile kalmada güçlüğe veya hamile kalındığında düşüklere sebep olabileceği hatırlanmalıdır....
Devamını okuyun
  7661 Tıklanma
  0 yorum
7661 Tıklanma
0 yorum

AZOSPERMI

Spermiogram yapıldığında menide hiç bulunmaması durumudur. Azospermik erkekler, iki ana başlık altında değerlendirilir. Sperm yapımının olduğu fakat yukarıdaki sebeplerin bazıları nedeniyle sperm taşıyan kanallarda tıkanıklık ya da doğuştan bu kanalların olmadığı durum, tıkanıklık (obstrüktif) azspermi olarak adlandırılır. Bu erkeklerin hormonları ve genetik yapıları incelendiğinde normal bulunurlar( kistik fibrozis geni mutasyonu olan erkekler hariç). TESE, TESA gibi cerrahi yolla sperm rahatlıkla elde edilerek, mikroenjeksiyon tüp bebek yöntemi ile gebelik elde edilebilir. Tıkanıklığa bağlı olmayan (Non-obstrüktif ) azospermide, testislerde sperm yapımı yoktur veya testiste lokal alanlarda çok az sperm yapı vardır. Bu hastalara mikro-tese yöntemi uygulanarak sperm yapım alanları aranır ve bulunabilirse mikroenjeksiyon tüp bebek için kullanılır. Böylece normal yollardan baba olma şansı olamayan erkeklerin de bu mutluluğu yaşaması sağlanabilir.  
  8224 Tıklanma
  0 yorum
8224 Tıklanma
0 yorum

AĞRILI ADET GÖRMEK

AĞRILI ADET GÖRMEK, ENDOMETRİOZİS VE ENDOMETRİOMADA (ÇİKOLATA KİSTİ) ENSIK GÖRÜLEN BELİRTİLERDEN BİRİDİR. Ağrılı adet görme (dismenore )dediğimizde; beklenen adet gününün hemen öncesinde ve adet sırasında, ağrı kesici kullanmadan geçmeyen ağrılar aklımıza gelir. Adet kanaması sırasında, endometrium adı verilen en iç tabaka kanama ile beraber atılır. Adet döngüsünün başında hormonal uyarımlarla, oluşabilecek bir gebeliğin yerleşebilmesi için Rahim iç tabakası yeniden kalınlaşır ve kan damarlarından zengin hale gelir. Bu her adet döneminde tekrarlanan bir durumdur. Ağrılı adet görme deyince öncelikle bu durumun, ilk adet görmeye başlanan yaştan beri mi, yoksa sonradan ortaya çıkan bir durum mu olduğunu ortaya koymamız iyi olur. Çünkü primer amenore dediğimiz, ilk adet yaşından beri olan ağrılı adet görme genellikle anatomik farklılıklara bağlı olmakla birlikte, sekonder dismenore dediğimiz, daha önce ilaç kullanmayı gerektirmeyen şiddette ağrı ile ya da tamamen ağrısız bir şekilde adet gören kadının, bir zaman sonra giderek artan bir şekilde ağrı ile beraber adet görmesidir. Sekonder dismenore...
Devamını okuyun
  6043 Tıklanma
  0 yorum
6043 Tıklanma
0 yorum

DÜŞÜKLER (ABORTUS)

Aslında hamilelik kendi başına mucizevi bir olaydır. Düşükler de bu mucizenin kötü sonuçlarından biri olarak karşımıza çıkar. Hamileliğin görülebilmesi için, pek çok olayın arka arkaya belli bir düzende takip etmesi gerekir. Bu olayların oluşmasındaki bozukluklar ya hamileliğin ortaya çıkmamasına ya da düşükle kaybedilmesine neden olabilir. Düzenli olarak 28-30 günde bir adet gören bir kadında, yumurtalıktan yumurtanın atılması 12-16. Günler arasında olur. Eğer bu dönemde bir cinsel ilişki olursa, spermle yumurta Fallop tüpleri adını verdiğimiz, yumurtalıklar ve rahim arasındaki tüplerin içinde karşılaşarak döllenme gerçekleşebilir ve hamilelik ortaya çıkabilir. Hamileliğin oluştuğunu genellikle beklenen adet gününde adet kanamasının olmaması ve yapılan kan veya idrar testinde hamilelik hormonunun yükselmiş olarak bulunmasıyla tespit ediyoruz. Bu durum çoğu ailede sevinç yaratırken bazen kulaktan duyma bilgiler, düşük yapma korkusu ile hayatımızı anlamsız yere kısıtlamamıza neden olabiliyor. Düşük tıbbi terimiyle abortus; anne karnındaki bebeğin 5 ayı doldurmadan ya da 500 gr ağırlığa ulaşmadan kaybedilmesi durumudur. İlk 3 aydan önce...
Devamını okuyun
  6008 Tıklanma
  0 yorum
6008 Tıklanma
0 yorum

ERKEK İNFERTİLİTESİNDE İLK DEĞERLENDİRME SPERMİOGRAMLA BAŞLAR

Çocuk sahibi olmak, her isteyen çiftin en doğal hakkıdır. Günümüz koşulları çiftlerin bebek sahibi olmasını bazen biraz ertelemesine neden olabilir. Artık bir düzen kurulup da sıra çocuk sahibi olmaya geldiğinde, bir uzman görüşüne başvurulur. İşte o zaman hiç hesapta olamayan durumlar, çiftin kendi durumlarını tam anlayamamalarına neden oluyor. Bundan 10-15 yıl önce kısırlığın sadece kadına has bir durum olduğu kabul edilirken, infertilite konusunda bilginin artmasıyla erkeğin önemini gözler önüne sermiştir. Çocuğu olmadığı için ya da istenen cinsiyette çocuğa sahip olunamadığı için sorumlu tutulan kadın, artık biraz olsun sorumluluğu kocasıyla paylaştığının farkında. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki çocuğu olmayan çiftlerin %30 u kadına bağlı nedenlerle, %30 u sadece erkeğe bağlı nedenlerle, %20 si hem kadında hem de erkekte olan nedenlerle, %20 si de hiçbir neden bulunmaksızın infertilite, kadın hastalıkları ve üroloji doktorlarının kapısını çalıyor. Yavaş yavaş değişmekle birlikte hala, çocuk isteyen çiftlerde önce kadın doktora gidiyor, testler yaptırıyor. Kadındaki testler normal çıktıktan sonra...
Devamını okuyun
  7247 Tıklanma
  0 yorum
7247 Tıklanma
0 yorum

TÜP BEBEK TEDAVİ AŞAMALARI

İnfertilite kliniğine başvuran ve tüp bebek tedavisi gerek görülen çifti neler beklemektedir? Öncelikle ilk görüşme çiftin tıbbi ve üreme sağlığı ile geçmişi gözden geçirilir. Kadının ve erkeğin yaşı, evlilik süresi, cinsel ilişki sıklığı, korunmasız ilişki dönemi çok önemlidir. Kadının adet düzeni, tüylenme durumu, daha once geçirdiği hastalıklar, Rahim ve yumurtalıkları ilgilendiren hastalık ve operasyonlar, kilo alıp verme düzeni, beslenme ve egzersiz alışkanlıkları, ailedeki kadınların kısırlık ve gebeliğe ait hikayeleri, erken menapoz varlığı üzerinde konuşulması gereken konulardır. Erkeğin geçirdiği enfeksiyonlar, cinsel fonksiyonlarla ilgili konular, genital bölgeye olan travma ve operasyonlar hikayenin önemli kısmını oluşturmaktadır. Çiftin sigara, alkol tüketim alışkanlıkları da önemli, infertilite-kısırlık tedavisi öncesi üzerinde durulması gereken konulardır. Görüşme sonucunda infertilite nedeni tespit edildiğinde doğal olarak nedene yönelik tetkik ve tedaviler uygulanmaktadır.  İnfertilitede nedeni belirlemek için kullandığımız bazı ana testler vardır. Öncelikle kadının jinekolojik muayenesi gereklidir. Bu muayene sırasında adet düzeni, enfeksiyon öyküsü, yumurtalık kapasitesi, rahimi ilgilendiren anatomik anormallikler gözden geçirilmektedir. Kısaca...
Devamını okuyun
  8235 Tıklanma
  0 yorum
8235 Tıklanma
0 yorum

POLİKİSTİK YUMURTALIK SENDROMU

Bir kadın için adetlerin düzenli olması çok önemlidir. Çünkü düzenli bir adet, düzenli bir yumurtlamanın varlığının kanıtı olarak sayılır. Tabii adetlerin düzenli olması her zaman yumurtlama olduğunu göstermese de ( menapoza yakın dönemde düzenli adet görülmesine rağmen yumurta gelişimi sağlıklı olmayabilir), genellikle doğrudur. Üreme çağındaki bir kadında, süregen adet düzensizliğinin en önemli sebebi polikistik over sendromudur. Normal adet döngüsünü 21-35 gün aralığı olarak kabul ettiğimizde, Polikistik over sendromlu kadınlarda adetler 35-40 günden uzun olabileceği gibi, adet oluşturucu ilaç almadan aylarca adet görememe şeklinde de kendini gösterebilir. Polikistik Over Sendromu (PKOS), üreme çağındaki kadınların %8-18 ini etkileyen bir endokrin bozukluktur. Tanı kriterleri, 2003 deki Roterdam Konsensusu’na göre belirlenmiştir. Bu kriterler; yumurtlama bozukluğu ve yumurtlamanın olmamasıyla ortaya çıkan adet düzensizlikleri, adet olamama, seyrek aralarla adet olma, klinik veya biyokimyasal olarak tesbit edilen androjen fazlalığına bağlı değişiklikler (tüylenme artışı, akne-sivilce artışı, erkek tipi kilo alımı) ve ultrasonografik muayenede tipik polikistik yumurtalık görünümüdür. Bu kriterlerden...
Devamını okuyun
  8141 Tıklanma
  0 yorum
8141 Tıklanma
0 yorum