fbpx
Giriş
x
veya
x
x
Kayıt
x

veya

social facebook social twitter instagram

16 minutes reading time (3287 words)

Doğum Sonrası Estetik Cerrahi (Mammy Makeover)

Doğum Sonrası Estetik Cerrahi (Mammy Makeover)

Amerika da popüler olan adıyla “Mommy Makeover” ya da “Hamilelik Sonrası Estetik Cerrahi” konsepti genel olarak hamileliğin kadın vücudu üzerinde yarattığı geri dönüşümsüz etkileri hamilelik öncesi haline ve belki de daha iyi hale getirmek için hamilelik ve doğum sürecinden en çok etkilenen bölgeler olan karın ve memelere yönelik bir takım cerrahi yöntemleri içermektedir. Detaylı olarak bahsedilecek bu yöntemler, başlıca aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir:

  1. Hamilelik sonrası meme estetiği: Meme büyütme, meme dikleştirme ve meme küçültme/şekillendirme ameliyatları
  2. Hamilelik sonrası karın bölgesine yönelik ameliyatlar: Liposuction, deri fazlalığının/alt karın bölgesi çatlakların giderilmesi (mini abdominoplasti), tüm karın bölgesine yönelik germe ve göbek deliğinin yeniden şekillendirilmesi ( abdominoplasti).
  3. Hamilelik sonrası bel, basen, kalça bölgesine yönelik yeniden şekillendirme: Liposuction ve yağ enjeksiyonu girişimleri
  4. Hamilelik sonrası uyluk ve iç bacak bölgesine yönelik yeniden şekillendirme: Liposuction/ deri sıkılaştırma/ uyluk germe girişimleri
  5. Hamilelik sonrası genital bölgeye yönelik kozmetik girişimler: Dış genital bölgeye (labia minor/major) yönelik simetrizasyon/küçültme girişimleri, vaginal sıkılaştırma (cerrahi yöntem veya dolgu maddesi enjeksiyonu), pubik tümsek bölgesindeki deri/yağ fazlalıklarının alınması (karın-altı germe)
  6. Hamilelik sonrası yüz gençleştirme: Uykusuz gecelerin izlerini silmeye yönelik Botoks ve dolgu malzemesi enjeksiyonları ile kırışıklık giderme girişimleri, yüz ve boyun bölgesine yönelik liposuction, boyun gençleştirme, mini yüz germe, göz çevresi gençleştirme girişimleri

Bir kadın hamile kaldığı andan itibaren kendi vücudu da tüm önceliği içinde gelişmekte olan bebeğe verir. Hormonal ve mekanik değişiklikler vücudun hemen her organında etkili olmakla birlikte en bariz etkilerini karın bölgesi ve memeler üzerinde gösterirler. Normalde bir portakal büyüklüğünde olan rahim bebeğin büyümesi ile birlikte karın duvarını ileri doğru itmeye başlar ve belki de en geri dönülmez etkilerini karın kasları ve onları birbirine bağlayan bağlar üzerinde göstererek bu yapıların neredeyse geri dönüşümsüz biçimde esnemelerine neden olur. Özellikle ince yapılı kadınlarda görülen ve deri fazlalığı minimal olmasına rağmen bombe ve hatta bazen hamileliğin başındaymış görüntüsü veren karın çıkıntısının asıl nedeni işte bu gerginliğini kaybetmiş karın kaslarının karın içi organları yeterince destekleyememesi ve bu organların adeta dışarı doğru fıtıklaşmasıdır. Hamilelik ilerleyip bebek büyüdükçe sadece karın kasları ve bağlar değil aynı zamanda üzerindeki deri altı yağ dokusu ve derinin kendisinde de değişiklikler olmaktadır. Deri altı yağ dokusu yeterli örtü ve korumayı sağlamak amacı ile kalınlaşırken deri ise içeriğindeki elastik lifler sayesinde genişleyen karın hacmine uyum sağlamak amacıyla gerilip esnemektedir. Bu gerginlik derinin elastik liflerinde ayrılmaya neden olacak kadar çok ya da genetik olarak lifler zayıf ise, özellikle göbeğin alt kısmında olmak üzere “çatlaklar” gelişebilir. Deri ve derialtı düzeyinde tüm bu değişiklikler memelerde de ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda göbek deliği de gerginliğe bağlı olarak şekil değiştirip daha çıkıntılı ve daha büyük bir hal alacaktır. Doğal olarak tüm bu değişiklikler özellikle ikiz gebeliklerde ve hamilelik sırasında aşırı kilo alma ( özellikle 15-20 kg dan daha fazla) halinde çok daha belirgin hale gelmektedir.

Hamilelik sırasında yine vücudun koruyucu mekanizmalarından biri olarak yağ birikimleri ortaya çıkabilir. Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte özellikle bel, basen ve kalça bölgesinde yerleşen yağ birikimleri ortaya çıkmakla birlikte vücudun herhangi bir bölgesinde de görülebilirler. Genellikle hastaların doğum sonrası bellerinde kalınlaşma şikâyetlerinin ana nedeni işte bu yağ toplanmalarıdır.

Hamilelik sonrasında sırt, bel, basen, diz içi ve boyun bölgelerin de yağlanma şikâyeti olduğunda Liposuction son derece uygun seçenek olup işlem sonrası genellikle yüz güldürücü neticeler alınma olasılığı yüksektir (Bu bölgelerin yağ yoğunluğu kollagen den daha zengin olup üzerlerindeki deri de sıkı ve gerilmeye daha uygundur).Öte yandan özellikle hamilelik sonrası karın bölgesine Liposuction işlemi yapılmadan önce çok dikkatli değerlendirilmeleri gerekir.

Göbek deliğinin hemen altında hafif bir bombelik olması atletik kadınlar için bile doğal bir anatomik özelliktir. Özellikle doğum sonrası ideal kilosuna inmiş kadınlarda bu bombeliğin artması yanlışlıkla yağ artımı olarak değerlendirilip Liposuction ile düzletilmeye çalışıldığında başarısızlık garantidir! Bu durumun nedeni ise hamilelik sırasında gevşemiş olan karın kaslarıdır ve spor ile sıkılaştırılamadığı durumda yapılacak işlem Liposuction değil (eğer sezaryen ile doğum gerçekleştirilmiş ise var olan sezaryen izi kullanılarak) bir mini karın germe ameliyatı ile birlikte ya da değil, bu kasların cerrahi olarak sıkılaştırılmasıdır. Yine doğum sonrası karın bölgesinde kalan yağ fazlalığına ilaveten deri sarkıklığı olduğu durumlarda yapılacak Liposuction işlemi karının daha çok sarkmasına sebep olacaktır!

Hamilelik sonrası karında minimal deri sarkıklığı olan durumlarda gerilebilecek deri sadece göbeğin alt kısmında mevcut olduğundan “Miniabdominoplasty ya da Mini Karın Germe” olarak isimlendirilen yöntem yeterli olacaktır. İşlem karnın alt bölgesinde sezaryen izinin birazcık daha belki uzatılması şeklinde yapılacak bir kesi yardımıyla fazlalık derinin çıkartılıp alt göbek bölgesinin gerilmesi şeklindedir. Karın kaslarındaki esnememin tamiri de yine bu sırada mümkün olmaktadır.

Karın bölgesinde aşırı yağlanma ve beraberinde ileri derecede deri sarkıklığı olan hastalarda en iyi sonuçlar “Full Abdominoplasty ya da Tam Karın Germe” operasyonu ile alınabilir. Bu operasyon daha büyük bir ameliyat süreci gerektirmesine rağmen hastanın sağlığı riske atılmadığı sürece (hasta doğum yapmış olsun ya da olmasın) estetik cerrahinin en yüz güldürücü sonuçlarının alındığı işlemlerden biridir.

Hamilelik sürecinden en ciddi etkilenen bölgelerden biri de memeler olmaktadır. Hamilelik sırasında hormonların etkisi ile memelerin hem süt bezlerinde hem de etrafını çevreleyen yağ dokularında artış olmak da dolayısıyla hemen her zaman memeler büyümektedirler. Aynı zamanda meme dokusunu yerinde tutan lifler uzayıp gerilmek de ve üzerindeki deri de bu genişlemeye cevap vermektedir. Bu değişiklikler sadece hamilelik sırasında değil aynı zamanda tüm emzirme süreci boyunca da devam etmektedir. Özellikle hamilelik öncesi memelerin büyüklüğüne bağlı olarak her kadın da bu değişiklikler farklılık göstermektedir. Genellikle karşılaşılan durum memelerin eski hacimlerini kaybetmeleri ve sarkmalarıdır. Tipik olarak hastalar “Memelerin İçlerinin Boşalması”ndan şikâyet etmektedir. Eğer memeler hamilelik öncesinde zaten yeterince büyüklerse sonuç genellikle yeterli hacme sahip olmalarına rağmen sarkmalarıdır. Bugün için genel kabul gören görüş, doğum sonrası memelerde olan deformitelerin emzirmeden değil, hamilelik sürecinde gösterdiği değişikler neticesinde ortaya çıktığıdır.

Hamilelik sonrası memelere yönelik yapılan estetik girişimler tamamen oluşan değişikliklere ve hastanın isteğine yönelik planlanırlar. Bazı hastalar zaten hayatları boyunca büyük memelerden şikâyetçi olmuşlardır ve bir “Meme Küçültme” operasyonu istemelerine rağmen bu isteklerini doğum ve emzirmenin sonrasına ertelemişlerdir. Başka bir bebek daha düşünen hastalarda ileride emzirme problemi yaşamamaları için memelerin küçültülürken meme başını ve yeterli meme dokusunu koruyan tekniklerin kullanılması gereklidir. Benzer şekilde kimi hastalarda hep memelerinin küçüklüğünden şikâyet edip emzirmenin sonlanmasını takiben “Meme Büyütme” operasyonu ile istedikleri memelere sahip olma şansına erişeceklerdir. Memelerde sarkma olduğu durumlarda ise bir “Meme Dikleştirme” ameliyatı hastalara önerilmektedir. Sarkmaya ilaveten memelerde ciddi hacim kaybı yaşandığı durumlarda ise Meme Dikleştirme ameliyatı sırasında dolgunluk sağlamak amacıyla bir meme implantı konulması gerekecektir.

Hamilelik sonrası dönemde daha az sözü edilen estetik cerrahi uygulamaları ise dış genital organları içeren operasyonlardır. Özellikle hamilelik sırasında bu organlarda görülen değişikliklere bir de normal doğum travması ve bazen epizyotomi (bebek çıkış yolunun genişletilmesi amacıyla vajina duvarında kesik açılması) eklendiğinde kadınları hem estetik hem de fonksiyonel anlamda rahatsız eden durumlar ortaya çıkabilmektedir. Özellikle vajinanın iç dudaklarının sarkıklığı ve aşırı büyüklüğü hem hamilelik hem de sonrası dönemde kadınları rahatsız etmekle birlikte son derece basit bir operasyonla çözüm bulunabilmektedir.

Doğum sonrası bir kadının vücudunda herhangi bir estetik cerrahi girişime başlamak için en azından 6 ay geçmesi şarttır. Memelere yapılacak herhangi bir müdahale içinse gereken zaman emzirmenin bitimini takiben en erken 3. Ay, ideal olanı ise 6. aydır. Vücut bu süre zarfında hamileliğin getirdiği değişiklikleri minimuma indirmeye çalışacaktır. Aynı zamanda hastaların mutlaka kilo yönetimleri profesyonel olarak ele alınmalı ve uygun bir diyet ve spor eşliğinde sağlıklı bir şekilde kilo vermeleri sağlanmalıdır. Hamilelik sonrası estetik girişimler için en uygun adaylar aradan yeterli zaman geçmiş, emzirmeyi bırakmış, ideal kilolarına inmiş, sağlık problemi olmayan ve mantıklı beklentilere sahip annelerdir.

Sonuç olarak hamilelik sonrası vücut da gelişen deformitelerin birçoğunu geri döndürmek, hatta hamilelik öncesinden bile iyi vücut konturları elde etmek mümkündür. Ancak estetik cerrahinin herkes için uygun olmadığını hatırlatmakta da fayda vardır. Kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak hazır hissettiğinizde ve operasyon sonrası alacağınız sonucun kendinizi daha iyi ve kendine güvenli hissetmenize yardımcı olacağınıza inandığınız zaman Plastik Cerrahınızın kapısını çalmanızda fayda olacaktır.

Doğum Sonrası Estetik Meme Operasyonları

Hamilelik süreci doğal olarak en dramatik etkilerini karın bölgesi üzerinde gösterirken en çok etkilenen ikinci bölge ise memeler olmaktadır. Hamilelik süreci boyunca hormonların etkisi ile memelerin hem süt bezlerinde hem de etrafını çevreleyen yağ dokularında artış olmak da dolayısıyla hemen her zaman memeler büyümektedirler. Aynı zamanda meme dokusunu yerinde tutan lifler uzayıp gerilmek de ve üzerindeki deri de bu genişlemeye cevap vermektedir. Bu değişiklikle sadece hamilelik sırasında değil aynı zamanda tüm emzirme süreci boyunca da devam etmektedir.

Hamilelik sırasında bebeği emzirmek üzere hazırlık yapan meme dokusunda süt bezleri hacim olarak büyümek de ve memenin yağ dokusunda da artış olmaktadır. Doğal olarak üzerlerindeki deri de genişleyip bollaşmaktadır. Emzirme sırasında ise sütün toplanması ve boşaltılması işlemi sırasında yine memeler periyodik değişikliklere uğramakta ve emzirme bırakıldıktan sonra ise memelerde kalıcı değişiklikler baş göstermektedir. Özellikle hamilelik öncesi memelerin büyüklüğüne bağlı olarak her kadın da bu değişiklikler farklılık göstermektedir. Genellikle karşılaşılan durum memelerin eski hacimlerini kaybetmeleri ve sarkmalarıdır. Tipik olarak hastalar “Memelerin İçlerinin Boşalması”ndan şikâyet etmektedir. Eğer memeler hamilelik öncesinde zaten yeterince büyüklerse sonuç genellikle yeterli hacme rağmen sarkmadır. Hamilelik sırasında memeler aşırı derece de büyümüşler ise genellikle sonrasında da bu büyüklük devam edip şikâyet sebebi olmaktadırlar. Bugün için genel kabul gören görüş, doğum sonrası memelerde olan deformitelerin emzirmeden değil, hamilelik sürecinde gösterdiği değişikler neticesinde ortaya çıktığıdır.

Hamilelik sonrası memelere yapılacak estetik operasyonlar nedene yönelik planlanırlar. Genel kural olarak bu operasyonlara başlanması için süt vermenin bırakılmasından en az 3 ay, ideal olarak da 6 ay geçmesi beklenir. Genel olarak hamilelik öncesi zaten rahatsızlık veren büyük memeler ya da hamilelik sırasında aşırı büyüyüp rahatsızlık veren memelerin tedavisi klasik bir “Meme Küçültme” operasyonu gerektirir. Hastanın doğurganlık çağında olup başka bir bebek doğurma ihtimali olduğu durumlarda meme başını ve altındaki meme dokusunu koruyacak tekniklerin uygulanması önemlidir. Genç kızlarda olduğu gibi uygun bir teknik ile gerçekleştirilen meme küçültme operasyonlarından sonra süt vermenin etkilenmediği bilinmektedir. Hamileliğinden önce de büyük ve sarkık göğüslere sahip kadınlar, memenin aşırı ağırlığı nedeniyle bel, sırt, boyun ağrıları ve deri tahrişinden solunum problemlerine kadar değişiklik gösteren tıbbi sorunlara zaten alışkın olmakla birlikte doğum sonrası bu memelerin ciddi miktarda büyüdüğü kadınların bu duruma tahammül etmeleri kolay olmamaktadır. Sütyen askıları omuzlarda derin izlere yol açabilir. Çok büyük memeler, özellikle genç yaşda doğum yapmış ve daha önce böyle bir şikayeti, olan kadınların (hele bir de üzerine doğum sonrası depresyon benzerı sıkıntılar eklendiğinde) kendilerini aşırı utangaç ve çekingen hissetmelerine yol açıp psikolojik travma yaratabileceği gibi sportif giysilerin kullanılmasında güçlüğe ve spor yapmaya karşı isteksizliğe neden olabilir. Günümüzde benzer sorunları olup özellikle aktif bir iş ve spor yaşamı olan annelerin bu sorunlarından kurtulmak için meme küçültme isteği ile Plastik Cerrah arayışına girmeleri sık görülen bir durumdur.

Meme Küçültme Operasyonu, memelerin büyüklüğüne bağlı fiziksel sorunlar yaşayan, daha küçük ve dik memeler isteyen ve kendini bu operasyona hazır hisseden anneler için uygun bir seçenektir. Bu operasyon sonrasında memeler daha küçük, daha dik, daha hafif ve daha sıkı hale gelir. Aynı işlem sırasında “areola” denen meme başı etrafındaki koyu renkli deri halkasının çapı da küçültülebilir. Amaç kadına daha küçük, daha güzel şekle sahip ve vücuduyla orantılı ve aynı zamanda halen süt vermeye uygun memeler kazandırmaktır.

Emzirme bırakıldıktan sonra yeterli meme hacmi yerinde ancak sarkıklığı olan hastalarda “Meme Dikleştirme” operasyonu uygulanmaktadır. Genellikle “Vertikal Teknik” yeterli olmak da ve meme üzerinde “Lolipop” şeklinde bir iz yardımı ile meme altını boydan boya kat eden iz bırakılmasına gerek kalmadan daha dik ve dolgun memeler elde edilebilmektedir. Öte yandan, özellikle deri sarkıklığının fazla olduğu durumlarda “ters T” şeklinde iz ile neticelenen tekniklerin kullanılması daha uygun olabilir. Meme Dikleştirme Operasyonunda süt kanalları ve meme başını koruyarak gelecekteki gebelikleri olumsuz etkileyecek özel riskler getirmeyecek ve emzirmeyi etkilemeyecek tekniklerin uygulanması özellikle doğurganlık çağındaki genç anneler için çok önemlidir.Genellikle en iyi sonuçlar küçük ve sarkık memelere sahip kadınlarda elde edilir. Her boydaki meme kaldırılıp dikleştirilebilir ancak elde edilen sonuçlar büyük memelerde çok uzun süreli veya kalıcı olmayabilir. Aynı zamanda hamilelik ve emzirme sürecinin ve benzer şekilde aşırı kilo alıp vermenin memeler üzerinde yapacağı değişiklikler tam olarak hesaplanamayacağından yakın zamanda tekrar hamile kalmayı ya da ciddi miktarda kilo vermeyi planlayan anne adaylarının konuyu Plastik Cerrahları ile tartışmaları uygun olacaktır. Memelerde sarkıklığa ilaveten hacim kaybı da mevcut ise aynı anda özellikle memenin üst kutbunun dolgunlaştırılması amacı ile bir meme implantı uygulaması da eklenebilir. Bu durumda memelerin dikleştirilmesine ilaveten kaybolmuş hacmi yerine koymak mümkün olacaktır.

Hamilelik sonrası meme estetiği isteyen hastaların büyük çoğunluğunu ise genellikle hamilelik öncesinde memeleri zaten küçük olan ya da sonrasında minimal hacim kaybetmiş ve hamilelik sırasında ki dolgun memeleri arzu eden ya da basitçe hep meme büyütme düşünmüş ancak bunu hamilelik sonrasına bırakmış kadınlar oluşturmaktadır. Günümüzde gelişen anestezi, cerrahi teknikler ve özellikle meme implantı teknolojisinde ki gelişmelerin son noktası “Form Stabil Meme İmplantları” yardımıyla son derece güvenli bir ameliyat sürecini takiben, konforlu bir operasyon sonrası dönem ve en geç bir haftada hastaların işlerine dönebildikleri bir Meme Büyütme Operasyon süreci mümkün olmaktadır. Form Stabil İmplantlar yardımıyla operasyon kişiye özel planlanabilmek de ve özellikle hastaların çoğunun istediği olan mümkün olduğunca doğal ve ameliyat olduğu belli olmayan şekilde memeler elde edilebilmektedir. Yine “Dual Plane (İki Planlı)” tekniği sayesinde implantın kas önüne mi kas arkasına mı konması gerektiği gibi tartışmalar da geride kalmıştır. Sadece meme implantı uygulayarak, memelerin dolgunlaştırılmasına ilaveten ek bir dikleştirme ameliyatına gerek kalmadan belli bir oranda dikleşme de sağlanabilmektedir. Meme Büyütme Operasyonu çok ciddiye alınması gereken ve mutlaka bir Plastik Cerrah tarafından hastane ortamında ve ameliyathane şartlarında yapılması gereken bir ameliyattır. Ameliyatın adı ya da büyüklüğü ne olursa olsun bütün ameliyatlar ciddi bir hijyenik ortam gerektirir ve bu nedenle mutlaka ameliyathane ortamında yapılmaları zorunludur. Meme Büyütme Operasyonun da vücuda yabancı bir cisim (meme implantı) konulduğundan operasyonun yapıldığı ortamın hijyenik şartları ayrıca önem taşımaktadır. Muayenehane şartlarında bu operasyonun yapılması kesinlikle tavsiye edilmemektedir.Son zamanlarda bazı medya organlarında lanse edilen “Memeye Yağ Enjeksiyonu” ise birçok estetik sakıncasına ilaveten meme kanserinin tanısını güçleştirici etkileri yüzünden birçok Plastik Cerrah tarafından kesinlikle önerilmemektedir.

Doğum Sonrası Karın Estetiği ve Liposuction

Diyet, spor ve sağlıklı yaşam kültürüne rağmen bazen hamilelik sonrası geri dönüşü olmayan ve bir takım cerrahi işlemleri gerektiren sorunlar ortaya çıkabilir. Hamilelik en yoğun etkilerini karın bölgesi üzerinde gösterdiğinden doğal olarak hamilelik sonrası en çok deformasyona uğrayan ve en çok düzeltilmesi istenen bölge burası olmaktadır.

Özellikle hamilelik sırasında aşırı kilo alımı ve ikiz gebelikler karın bölgesinde geri dönüşü olmayan deformitelere yol açabilmektedir. Bu deformiteler içinde hastayı belki de en çok rahatsız edeni karın derisinde ki sarkmadır. Deri bir defa sarktığı zaman diyet, karın egzersizi ya da altındaki yağın uzaklaştırılması gibi yöntemlerin hiçbiri ile eski haline dönmeyecektir ve bu derinin çıkarılmasını gerektirecektir. Karın Germe (Abdominoplasty) olarak isimlendirilen bu yöntem ile fazlalık deri giderilecek ve karın eski sıkı ve gergin haline geri döndürülecek, hatta birçok hasta hayatlarının hiçbir dönemlerinde elde edemedikleri kadar güzel bir karına sahip olacaklardır. Hastanın ihtiyacına göre operasyon “Mini Karın Germe” ya da “Tam Karın Germe” olarak planlanmaktadır. Bu arada sarkmış olan karınların tedavisinde tek başına liposuction (yağ emme) yönteminin hemen hiç yeri olmadığını ve çoğu durumda karın derisini daha da sarkıtmaktan başka bir işe yaramayacağını hatırlatmak da yarar vardır. Karın kasları ne kadar gevşemiş olursa olsun, karındaki deri sarkıklığının minimal (çoğunlukla göbek deliği altı yerleşimli) olduğu durumlarda Mini Karın Germe Operasyonu ile iyi sonuç almak mümkündür. Bu hasta gurubu genellikle ince yapılı, hamilelik öncesinde boy-kilo oranı ideal olan, sportif, hamileliği sırasında aşırı kilo almamış ve doğum sonrasında ideal kilosuna inmiş ve karın derisinde minimal sarkma kalmış annelerden oluşmaktadır. Operasyon genel olarak bir sezaryen operasyonundan daha az rahatsızlık verici olup 2 saatten az bir zamanda tamamlanmak da ve hastanın aynı gün evine dönmesine izin vermektedir. Genel olarak var olan sezaryen izi kenarlara doğru birkaç santim daha uzatılarak (eğer sezaryen izi kötü kalmışsa bu izin düzeltilmesi de aynı anda sağlanmaktadır), göbek deliğine herhangi bir girişimde bulunmadan karın kasları deri altında açılan tünelden çalışılarak sıkılaştırılabilmekte ve fazlalık deriden kurtulmak mümkün olmaktadır. Üst karın bölgesinde ya da bel, basen gibi alanlarda yağlanma şikâyeti olan hastalarda Liposuction işleminin Mini Karın Germe Operasyonuna eklenmesi ile daha iyi vücut konturları almak olasıdır.

Hamilelik öncesi dönemde zaten karnı sarkık ve kilolu olan annelerde ya da hamilelik sırasında aşırı kilo alıp karın derisinin geri dönüşümsüz şekilde deforme olduğu durumlarda ise “Tam Karın Germe Operasyonu” gerekli olacaktır. Her ne kadar adı korkutucu gelse de tüm estetik cerrahi operasyonları arasında belki de en dramatik sonuçların alındığı ve hasta memnuniyeti en yüksek işlemlerden biri olduğu bilinmektedir. Bu operasyon sayesinde fazlalık olan tüm karın derisi çıkartılıp gerilebilmek de, gevşemiş olan alttaki kas ve bağ dokuları sıkılaştırılabilmek de, göbek deliği daha zarif bir hale getirilebilmek de ve hatta bel bölgesinde belli bir incelme sağlanmak da, kısaca her zaman hayali kurulan dümdüz bir karın elde edilebilmektedir. Tüm bu olumlu sonuçlar karşısında ödenen bedel ise her iki taraf da yaklaşık birer sezaryen izi uzunluğunda izlerin, tamamı bikini hattının altında kalacak şekilde bırakılmasıdır. Hasta çok kilolu ve yandaş bir hastalığı olmadığı sürece operasyon bir Mini Karın Germe işleminden daha ağır olmamaktadır. Günümüzde gelişen anestezi ve cerrahi teknikler sayesinde hastaların ertesi gün taburcu edilmeleri ve ameliyattan bir hafta sonra işlerine dönebilmeleri mümkün olmaktadır.

Tam Karın Germe Operasyonu Ya da Mini Karın Germe Operasyonu vücut şekillendirme konusunda deneyimli bir Plastik Cerrah tarafından mutlaka hastanede ve ameliyathane ortamında yapılması gereken bir ameliyattır. Operasyon mutlaka Anestezi Doktoru gözetiminde ve genel anestezi altında yapılır. Tam karın germe ameliyatı genellikle 2-4 saat kadar sürerken Mini Karın Germe Operasyonu ise genellikle 1-2 saat kadar sürmektedir.

Ameliyat sonrası ilk günlerde karın bölgesinde iç korse şeklinde sıkılaştırılmış kas dokularında şişme gelişeceğinden ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilen bir rahatsızlık ve ağrı duyulması normaldir. Benzer şekilde ilk 3 gün hastaların tam dik olarak yürümeleri pek mümkün olmayacaktır ancak tam olarak ayakta dikilme 1. Haftadan itibaren rahatlıkla gerçekleşecektir. Mini Karın Germe işlemini takiben hastalar aynı gün evlerine dönebilirken Tam karın germe işlemi sonrası 1 ila 3 gün hastane de kalmak gerekebilir. Operasyon bitiminde karın üzerine basit bir pansuman ve üzerine hafif bir korse uygulanacaktır. Bu korsenin genellikle ilk 3 hafta kullanılması önerilmektedir.

Hamilelik sırasında ortaya çıkan ya da daha da belirginleşen ve özellikle bel, basen ve kalça bölgesinde yerleşen ve diyet ya da sporla giderilemeyen yağ toplanmaları “Liposuction” yani yağ emme yöntemi ile kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Özellikle bölgesel yağ birikimleri söz konusu olduğunda genel anestezi gerekmeden işlem uygulanabilmek de ve hasta aynı gün evine dönebilmektedir. Liposuction genel olarak istenmeyen yağ dokusu fazlalıklarını vücuttan uzaklaştırılmak amacı ile küçük bir kesikten girilerek kanüller yardımı ile yağ dokusunun emilmesi olarak bilinse de birkaç değişik yöntem mevcuttur. Hamilelik sırasında olduğu gibi özellikle bel ve basen gibi kıvamı sert olan yağ birikimlerinin giderilmesinde “VASER Liposuction” ya da “Liposelection” diye isimlendirilen yöntem özellikle avantajlıdır. Bu işlem sırasında sadece yağ dokusuna etki gösteren ultrason dalgalarını yayan ince kanüller sayesinde yağlar içten eritilip kanüller yardımıyla vücut dışına alınmaktadır. Ultrason dalgaları sadece yağı eritip kan damarları, lenf damarları ve sinir dokuları salim kaldığından, Klasik Liposuction işlemine göre çok daha az şişlik, morarma ve his kaybı yaratmak da ve daha kısa korse kullanımı ile birlikte hastaların normal hayatlarına ve işlerine dönme şansı vermektedir. Özellikle belin inceltilmesi amacıyla Karın Germe Operasyonuna bir Bel Liposuction eklenmesi sık yapılan bir uygulamadır. Liposuction Operasyonu, alınacak yağ miktarı ne kadar olursa olsun mutlaka hastanede ve ameliyathane ortamında ve bir mutlaka bir Plastik Cerrah tarafından yapılması gereken bir işlemdir. Çok küçük alanlar ya da rötuş işlemleri, lokal anestezi ve sedasyon (damar yolu ile uyutma) kombinasyonu ile yapılabilir. Daha büyük alanların ve ciddi miktarda yağ alınması gerekdiği durumlarda hasta konforu ve ameliyat güvenliği için Anestezi Doktorunun gözetiminde genel anestezi uygulanması zorunludur. Ameliyat vakum uygulanacak bölgelerin sayısına, alınabilecek yağ miktarına ve kullanılacak tekniğe bağlı olarak 1-3 saat arasında sürer. Çok az miktarda yağ alındığında hasta aynı gün evine gidebilir. Ancak ciddi miktarda yağ alındığında hastanın bir gece hastanede yakın takip altında kalması çok önemlidir. Ameliyat sonrası süreç genellikle tahmin edilenden daha rahattır. Ağrı oldukça azdır ve ilaçlarla giderilebilir. Ameliyat sonunda vakum uygulanmış alanlara özel bandaj uygulanabilir ve hastaya özel liposuction korsesi giydirilir. Bu korse duruma göre 3-6 hafta kadar giyilir. Vakum uygulanmış alanlarda morumsu renk değişiklikleri olabilir. Şişlik, karıncalanma ve yanma hissi olabilir ancak bu şikâyetler 3 hafta içinde geçecektir.

Hamilelik sonrası dönemde çoğunlukla kalçalarda bir genişleme söz konusu iken (bu durumda Liposuction yapılması gerekecektir) bazı hastalar kilo kaybederken popolarının düzleşmesinden şikâyet etmektedirler. Bu durumda daha dik ve yuvarlak bir popo elde etmek amacıyla şırınga Liposuction yöntemi ile alınan yağ dokusunun enjeksiyonu ( Brazilian Butt Lift) ile popo konturlarının düzeltilmesi mümkün olmaktadır.

Çoook yaşayın ama güzel yaşayın…
Bel Fıtığının Belirtileri Nelerdir?
 

By accepting you will be accessing a service provided by a third-party external to https://www.turkiyedetedavi.com/