fbpx
Giriş
x
veya
x
x
Kayıt
x

veya

social facebook social twitter instagram

Sağlık Bilgileri & Makaleler

Uzmanlardan Diş Tedavileri, Estetik & Güzellik, Göz Tedavileri, Saç Tedavileri ve diğer birçok sağlık alanlarında faydalı bilgiler.

Bel Fıtığı Nasıl Oluşur?

Boyundaki ilk 2 omur dışında boyun (7 omur) sırt (12 omur) ve bel (5 omur) bölgesindeki bu omurların arasında bulunan ve en önemli görevi yük emici olan “Disk Dokuları” bulunur. Bu disk dokuları sert bir kapsül yapısında olan ve onu çepeçevre sarmalayan dış bölüm ile jölemsi kıvamda olan iç bölümden meydana gelmektedir. Erişkin dönemde bu disk dokusunun beslenmesi sadece çevresindeki sıvının disk içine girip çıkması ile gerçekleşmektedir (Bunu bir süngerin üstüne bastırıldığında içindeki sıvının dışarı çıkması gevşek bırakıldığında ise çevresindeki suyu içine emmesi şeklinde canlandırabiliriz). Disk dokusu uzun süre bası altında kalır ise disk dokusu beslenemeyecek kuruyacak ve bu kuruma onu çepeçevre sarmalayan sert tabakada çatlaklara sebep olacaktır. Zaman içinde bu çatlaklardan içerideki yumuşak dokunun dışarı çıkmasına sebep olacaktır. Diskte fıtıklaşmaya sebep olan bu kurumanın birçok sebebi olmakla beraber önlenebilir sebepler arasında; Ağır yük taşımaUygunsuz pozisyonlarda çalışma, Oturma ve uyuma alışkanlıklarıFazla kilolu olmaAni bir incinmeye maruz kalmaHareketsiz yaşamSigara sayılabilir. Disk dokusunun...
Devamını okuyun
  37349 Tıklanma
  0 yorum
37349 Tıklanma
0 yorum

Bel Fıtığının Belirtileri Nelerdir?

Bel fıtığı Boyundaki ilk 2 omur dışında boyun (7 omur) sırt (12 omur) ve bel (5 omur) bölgesindeki omurların arasında bulunan ve en önemli görevi yük emici olan “Disk Dokusunun” bazı sebeplerle hasarlanması sonucunda oluşan ağrılı bir hastalıktır. Disk dokusu sert bir kapsül yapısında olan ve onu çepeçevre sarmalayan dış bölüm ile jölemsi kıvamda olan iç bölümden meydana gelmektedir. Erişkin dönemde disk dokusunun beslenmesi sadece çevresindeki sıvının diskin içine girip çıkması ile gerçekleşmektedir. Disk dokusu uzun süre bası altında kalır ise beslenmesi bozulur ve hasarlanmaya başlar (Hasarlanmış Disk). Hastalar Bu dönemde özellikle çalışmakla artan bel ağrısından mustariptirler ancak ağrıları genellikle dinlenmekle ve basit ağrı kesicilerle geçer, bu dönemde ağrılar bacağa vurmaz uyuşmaya sebep olmaz. Hasarlanmış, sıvı içeriğini kaybetmiş bu disk dokusu iyileşme sürecine giremez ise çevre kapsülde kuruma başlar ve kuruyan bu kapsülde oluşan yarıklanmalardan yumuşak disk dokusu dışarı çıkmaya başlar (Taşmış Disk). Hastalar Bu dönemde özellikle çalışmakla artan bel ağrısından...
Devamını okuyun
  40781 Tıklanma
  0 yorum
40781 Tıklanma
0 yorum

Estetik Diş Kaplamalar

Güzel bir gülümseme herkesin hayalidir. Dişlerin gülümseme sırasında yüz ile uyumlu ve estetik görünümü ilk izlenim için büyük önem taşır. Bu nedenle insanlar son yıllarda diş estetiğine giderek daha fazla önem vermeye başladılar. Dişler üzerinde kırık, çürük veya renk değişikliği gibi sorunlar olduğunda estetik diş hekimliği devreye girer ve bu sorunların ortadan kaldırılması için çeşitli uygulamalar yapar. En çok yapılan uygulamalar diş beyazlatma, estetik kaplamalar ve lamina diş uygulamalarıdır. diş kaplama da en çok kullanılan yöntem günümüzde zirkonyum alt yapılı estetik porselen kaplamalardır. Zirkonyum birçok olumlu özelliği nedeni ile diş hekimliğinde yaygın olarak kullanılan bir malzemedir. Hem estetik olarak, hem de dayanıklılık ve biyolojik uyum olarak son derece iyi sonuçlar alınan bir alt yapı malzemesi olarak zirkonyum güvenle kullanılır. Özellikle dişler için estetik kaygılar daha fazla olduğu için doğal görünen diş kaplamaları yapmak büyük önem taşır. Ön diş kaplamaları yaptırmadan önce uygulama hakkında bilgi almak dezavantaj ve avantajlarını öğrenmek daha sonra...
Devamını okuyun
  18657 Tıklanma
  0 yorum
18657 Tıklanma
0 yorum

Hasta bilgi bankası ve doğrulamalar

Websitemize son günlerde yoğun bir hasta ilgisi doğdu. Bunun temel nedeni websitemize belli bir güvenin oluşması, yeterli üye sayısının olması ve arama motorlarında yükselmiş olmamızdır. Gelen hasta maillerinde sayıca bir artış olsada kalite konusunda sıkıntılar vardır. Verilen bilgiler doğru olmayabilir, insanlar sistemi test ediyor olabilirler yada hasta konuya olan ilgisini yitirmiş olabilir. Bu durumların hepsi gelen hasta maillerini değerlendiren üyelerimize ek bir zaman ve efor kaybına neden olmaktadır.Ben gelen maillerde, WhatsApp numarası vermiş olan her hastaya mesaj atıp numarayı doğrulamaya çalışıyorum. Hastadan bir reaksiyon gelirse bu tedavi isteğine "Telefon Numarası Doğrulanmıştır" iconu ekliyorum. Bu bilgiyi tedavi isteklerinin listelendiği websayfasında görebilirsiniz: http://www.turkiyede-tedavi.com/tedavi-sorgulamalar%C4%B1.html Ek olarak bir özel üyelik konsepti oluşturdum ve her tedavi isteğine ayri bir web sayfası açarak özel üye doktorların tedavi isteklerine ait bilgi ve tecrübelerini yorum olarak paylaşmalarına olanak sağladım. Yani bir doktor üye, hastayı verdiği telefon numarasından arar ve numaranın doğru olmadığını, hastanın yanıltıcı bilgiler verdiğini, bilgilerin hatalı olduğunu...
Devamını okuyun
  13906 Tıklanma
  0 yorum
13906 Tıklanma
0 yorum

Hastaya telefonla ile cevap verme teknikleri

Telefon görüsmesi içeriği
  14722 Tıklanma
  0 yorum
14722 Tıklanma
0 yorum

Hastaya WhatsApp ile cevap verme teknikleri

WhatsApp'da dikkat edilecek hususlar  
  17149 Tıklanma
  0 yorum
17149 Tıklanma
0 yorum

Hastaya e-posta ile cevap verme teknikleri

E-postadan hasta edinmek için bir takım teknikleri burada paylaşmak ve tartışmak istiyorum. Şunu hiçbir zaman unutmayın. Hasta bir tedavisi için yurt dışından size gelecek. Bu büyük bir masraf ve risktir. Onun bu masraf ve riski göze almasını sadece birkaç cümle yalın bir maille sağlayamazsınız. Maillerinizin profesyonel ve bol bilgili olması lazım. Benim tavsiyelerim şunlardır: E-Posta içeriği Maillerinizde kesinlikle kendinizi ve çalışmalarınızı tanıtın mümkünse web sitesi ve resimlerle bu bilgileri güçlendirin.Maillerinizde hastayı ikna edecek söylemler kullanın, en azından fiyat soracak bir geridönüş yapmasını sağlayı. Hastayı en azından nezaketen geri bildirim için ikna edin.Maillerinizde profesyonel bir takım yöntemler kullanarak hastanın mailinizi okuyup okumadığını anlamaya çalışın.Mailleriniz içine tek tıklamalık (dokunmalık) buttonlar, linkler yerleştirin ve hastadan geri bildirim almayı kolaylaştırın. Ör: Bir düğme ile "başka bir doktor buldum. Teşekkür ederim" geri bildirmi alabilirsiniz.Maillerinizi kesinlikle cep telefonunda okunacak şekilde hazırlayın. Büyük resimleri cep telefonunda görülecek şekilde ekleyin.Maillerinize WhatsApp numaranizi bir WhatsApp iconu ile ekleyin.Bir mail şablonu...
Devamını okuyun
  18451 Tıklanma
  0 yorum
18451 Tıklanma
0 yorum

Diş Çürüğü Tedavisi


Diş çürüğü erken dönemde tedavi edilir ise basit bir dolgu ile dişimiz eski sağlığına tamamen kavuşabilir. Dişin çürümemesi için yemeklerden sonra veya en az günde 2 defa dişlerin üçer dakika süreyle fırçalanması ve gerekir. Gerekli bölgelerde  diş ipi kullanılması tavsiye edilir. Çürükten korunmak için asitli gıdalar tüketilmemesi ve öğün aralarında atıştırma yapılmaması gerekir. Düzenli ağız bakımı olmasına rağmen bazen dişler üzerinde fissür adı verilen girinti çıkıntılarda çürük oluşabilir. Diş çürüğü erken dönemde ağrı yapmaz. diş minesindeki leke zaman içerisinde ilerler. Dişin dentin tabakasına geçtiğinde soğuk ve sıcak ile hassasiyet başlar. Bu aşamada diş dolgu için uygundur. Çürük diş mine ve dentin tabakalarında iken tedavi edilmezse dişin içerisinde bulunan pulpa bölümüne bakteriler ulaşır.  Dişin özü olarak bilinen içerisinde damar ve sinirlerin bulunduğu pulpa odası bakterilerle karşılaştığında şiddetli ağrı yapar. Ağrı kesicilerle ile geçiştirilmeye çalışılan bu ağrı zaman ilerledikce diş köküne doğru ilerler ve diş pulpasında ve kökü çevreleyen kemik ve periodontal dokularda...
Devamını okuyun
  41628 Tıklanma
  0 yorum
41628 Tıklanma
0 yorum

DURAL ARTERİOVENÖZ FİSTÜLLER (DAVF)

Dural arteriovenöz fistül nedir? Dural arteriovenöz fistüller (DAVFler), beyni saran ve dura denen tabaka yüzeyindeki arterler (atardamar) ile venler (toplar damar) arasındaki anormal bağlantılardır (fistüller). Yer yer yumak tarzında düzensiz anormal damarlar eşlik eder. Dural arteriovenöz malformasyon olarak da isimledirilirler. DAVF neden oluşur? Başlangıçta doğuştan olduğu kabul edilmekle birlikte, şu anda sonradan oluştukları kabul edilmektedir. Tetiği çeken mekanizmanın arteriyel basıncın (arteriyel hipertansiyon) veya venöz basıncın (venöz obstrüksiyon) artması olduğu düşünülmektedir. DAVM’ler sıklıkla drene edici (boşaltıcı) dural sinüslerin (beyindeki geniş toplar damarlar) oklüzyon (tıkanıklık) veya stenozu (darlık) ile ilişkilidir. DAVF’ler nerde görülür? DAVF’ler kafa ve omurilik lokalizasyonunda her yerde olabilir. DAV’ler hangi yaşlarda görülür? DAVF'ler sıklıkla 50-60 yaşlarında görülür. Çocuklukta oldukça nadirdir. Görülme sıklığı erkek kadın açısından farklı olmamakla birlikte kavernöz sinüs fistüllerinin % 85’i kadınlarda görülür. DAVF’ler hangi şikayetlere ve bulgulara yol açar? DAVF’ler klinik olarak oldukça değişkendirler. Spontan kürden ölümcül kanamalara kadar değişen klinik gidiş gösterebilirler. Sıklıkla pulsatil tinnitus, tril,...
Devamını okuyun
  46661 Tıklanma
  0 yorum
46661 Tıklanma
0 yorum

Karotid Arter (Şah Damarı) Darlıkları ve Damar Yoluyla Tedavisi

Şah damarı darlığı nedir, hangi şikayetlere yol açar? Boyunda  her iki tarafda sağlı sollu yer alan karotis atardamar darlıkları diğer adıyla şah damarı darlıkları, damar iç yüzeyinin plak ile kaplanması sonucu oluşan bir hastalıktır. Oldukça önemlidir. Çünkü beyne pıhtı atıp hastaların ölümüne veya bağımlı (felçli) yaşamalarına yol açmaktadır. Bu hastalar genellikle beyne pıhtı atması nedeniyle doktora başvururlar. Bazı hastalarda ise pıhtı beyne pıhtı atmadan damarın giderek daha fazla daralması ile baş dönmeleri, unutkanlık gibi şikayetlere de yol açar. Darlık derecesinin % 50'nin üzerine çıkması durumunda beyne pıhtı atma riski belirgin artmaktadır. Bu hastaların beyne pıhtı atmadan yakalanması ve önlem alınması önemlidir. Bu hastaların kan sulandırıcı ilaç kullanmaları pıhtı oluşma riskini azaltmaktadır. Hastalık neden oluşur ve kimlerde sık görülür? Bu hastalık, genellikle, ileri yaş hastalığı olup nedeni ateroskleroz yani damar sertliğidir. Bu hastalığın oluşmasına sıklıkla sigara, alkol, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kanda yağların yükselmesine yol açan ailesel hastalıklar, ileri yaş ve sedenter...
Devamını okuyun
  16361 Tıklanma
  0 yorum
16361 Tıklanma
0 yorum

SEREBRAL ARTERİOVENÖZ MALFORMASYONLAR (BEYİN DAMAR YUMAKLARI)

Serebral arteriovenöz malformasyon (AVM, Beyin damar yumağı) nedir ve neden önemlidir? AVM, atardamar (arter) ile toplardamar (ven) arasındaki anormal bağlantıdır. Normalde aralarında bulunması gereken ve kapiller dediğimiz yatak yoktur. Aradaki geçiş normal olmayan ve kanamaya eğilimli hastalıklı damarlarla sağlanır ve bunlar yumak oluştururlar. Yumağın merkezinde beyin dokusu normal değildir. Hasar görmüştür veya gelişmemiştir. Özellikle beyin kanamasına yol açabileceği için önemlidir. Tanı konulduktan sonra yıllık ani ölüm riski % 1 olup kanamış bir AVM’nin tekrar kanama riski oldukça yüksektir. Görülme sıklığı nedir? Serebral AVM’ler, genel olarak nadir olup, beyinde görülen damarsal anomalilerin en sık olanıdır. Görülme sıklığı yaklaşık binde 2’dir. Beyin anevrizmalarına (baloncuk) göre 5-25 kat daha az görülür. 50 yaşından önce genellikle tanı konmuştur. AVM’ler neden gelişir? AVM’ler genellikle doğuştan olup sonradan da gelişebilirler. Hastalığın neden dolayı geliştiği bilinmemektedir. Beyin büyüdükçe AVM’ler de büyür. AVM’lerin oluşması, büyümesi ve kanaması ile ilişkili tam olarak ortaya konulmuş risk faktörleri yoktur. Beynin ve omuriliğin...
Devamını okuyun
  18075 Tıklanma
  0 yorum
18075 Tıklanma
0 yorum

AKUT İNME VE TEDAVİSİ

İnme, özellikle ileri yaşlarda pıhtı ile beyin damarlarının aniden tıkanması ve bu nedenle beyin fonksiyonlarının bir kısmının kaybedilerek felç olunması halidir. Etkilenen kişilerde sıklıkla ölüme ve daha sonraki yaşamlarında bağımlı yaşamalarına yol olmaktadır. İnme halk arasında felç olarak da bilinir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük bir toplumsal sorun olan bu hastaların erken tedavisi, bu nedenle olan ölümleri ve bağımlı yaşamayı önlemek açısından oldukça önemlidir. Tıp alanında son yıllarda yaşanan baş döndürücü gelişmelere rağmen inmeye bağlı ölümler, bir çok ülkede 3., bazı ülkelerde ise 2. sırada yer almaktadır.  Diğer taraftan sakatlığa yol açan hastalıklar açısından ilk sırada olması dikkat çekicidir. Felç sonucu kişisel mağduriyetler, aile dramları yaşanmakta ve büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İnme gelişen hastalarda damar tıkanıklığına yol açan pıhtı %60-70 oranında kalpteki problemlerden kaynaklanmışken, % 20-30 hastada ise boyundaki damar sertliği ve darlık gelişmiş damarlardan kaynaklanmaktadır. Bu hastalar başlangıçta sadece ilaç le tedavi edilirken 2014 ve 2015 yılında...
Devamını okuyun
  37420 Tıklanma
  0 yorum
37420 Tıklanma
0 yorum

GİRİŞİMSEL NÖRORADYOLOJİ

Girişimsel nöroradyoloji son yıllarda teknolojik gelişmelerle giderek daha yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemlerini içeren girişimsel radyoloji alt bölümüdür. Girişmsel nöroradyolojide yapılan tedaviler baş-boyunda, beyinde ve omurilik-omurga bölgesi ile ilgili damarsal hastalıkların damar yoluyla ameliyat etmeden tedavi etmektedir. Tedavisi yapılan bu hastalıklar kısaca sıralanmıştır. Beyin anevrizmaları (baloncuk): Beyin damarlarında görülen ve genellikle beyin kanamasına yol açan anevrizmaların (baloncuk) endovasküler tedavisi sık yapılan işlemlerden birisidir. Bu hastalar genellikle beyin kanaması ile gelmekte olup tedavi edilmediği takdirde ölümle veya kalıcı nörolojik hasarla (felçlik gibi) sonuçlanmaktadır. Bu tedavide anevrizmanın yerine ve şekline bağlı olarak farklı endovasküler tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. Bazen anevrizmanın sadece içi doldurularak kapatılmakta, bazen bu işlem balon yardımı ile veya stent yerleştirilerek yapılmaktadır. Bazı durumlarda ise, uygun hastalarda sadece anevrizma boynuna kaplı stent yerleştirilerek kısa sürede tedavi edilmektedir. Nadir durumlarda anevrizma ile birlikte damar tamamen de kapatılabilmektedir. Arteriovenöz malformasyon (AVM, Damar yumağı): Beyin, omurilik ve baş-boyundaki damarlarda doğuştan veya sonradan oluşan (genellikle travma...
Devamını okuyun
  16701 Tıklanma
  0 yorum
16701 Tıklanma
0 yorum

Beyin Anevrizmaları (Baloncuk)


Anevrizma nedir? Beyin anevrizmaları, diğer adıyla beyin baloncukları beyin atardamarlarının normal duvar yapısının bozulup zayıflaması sonucu damar dışına doğru genişlemesi yani balonlaşmasıdır. Anevrizma yaygınlığı nedir? Toplumda görülme sıklığı % 1-5 arasında değişmektedir. Kadınlarda erkeklere göre biraz daha sık görülür. En sık görülme ve kanama yaşı ise 40-70 yaşlar arasındadır. Anevrizma büyüdükçe kanama riski de artmaktadır. Beyin anevrizmaları neden önemlidir? Beyin anevrizmaları önemlidir, çünkü anevrizmalar kanayabilirler ve kanadıkları zaman ölüme yol açma oranları oldukça yüksektir. Hasta tedavi olabilse bile çeşitle nörolojik problemler kalıcı olabilir. Anevrizmaların belirtileri nelerdir, hangi sıklıkta görülür? Anevrizmaların çoğu kanayana kadar genellikle herhangi bir belirti vermez. Kanama dışında en sık belirti baş ağrısıdır. uzun süreli baş ağrısı çekenlerde ve baş ağrısı karakter değiştirdiğinde, veya ani şiddetli baş ağrıları olduğunda beyinde baloncuk olabileceği akla gelmeli ve uygun tetkiklerle araştırılmalıdır. Kanama olduğunda hastalar, hayatları boyunca görmedikleri en şiddetli baş ağrısını tarif ederler. Kanama ile birlikte bilinç kapanmasına ve % 20-30 hastada...
Devamını okuyun
  44684 Tıklanma
  0 yorum
44684 Tıklanma
0 yorum

NODÜLER GUATR

NODÜLER GUATR Nodüler guatr, tiroid bezinde oluşan şişliklere denilir. Nodüler guatr günlük hayatta büyük olumsuzluklara neden olmaktadır. Bu nedenlerden dolayı nodüler guatr tedavisinde erken teşhis önemlidir. Aksi takdirde hastalığın ilerlemesi ile birlikte daha kötü durumlar oluşma ihtimali vardır. Nodüler guatr global bir sorundur. Tüm ülkelerde sık sık görülmekte ve tedavileri mümkündür. TİROİD RADYOFREKANS TEDAVİSİ Günümüz teknolojisinde tedavi yöntemleri değişmekte ve artık sonuçlarda daha iyi çıkmaktadır. Tiroid radyofrekans tedavisi geçmişte sadece kistin birkaç kere boşaltılması ile ve bu durumdan sonra bir sorun çıkması halinde kistin bulunduğu alanın cerrahi yöntemler ile alınması şeklindeydi. Fakat tiroid radyofrekans tedavisinin geliştirilmesi ile birlikte kistin boşaltılması sağlanmakta ancak daha sonra sorumlu bölgenin radyo dalgaları kullanılarak yakılması amaçlı buharlaştırılmasıdır. AMELİYATSIZ TİROİD TEDAVİSİ Tiroidler boynumuzda şişmeye başlayan nodüllerden oluşmaktadır. Ameliyatsız tiroid tedavisi, ameliyatsız tedavi yöntemleri ile insanların en çok başvurduğu alanlardır. Ameliyatsız tiroid tedavisi öncelikle hastalığın durumuna göre değişiklik göstermektedir. Hastalık eğer ilerlemişse ve ameliyatsız olarak tedavi edilme imkanı...
Devamını okuyun
  10982 Tıklanma
  0 yorum
10982 Tıklanma
0 yorum

DERMATOLOJİDE ÇİNKO KULLANIMI

Raulin adlı bir araştırmacı 1869 yılında çinkonun Aspergillus niger adlı bir mantar ajanı için esansiyel olarak çok gerekli bir yapı olduğunu keşfetti. Bu gözlemden sonra çinkonun 300’ den fazla metalloenzim ve 2000’ den fazla transkripsiyon faktörü için bir kofaktör olduğu keşfedildi. Çinko hayati olarak çinko/bakır içeren süperoksit dismutaz enzimi için prostetik grup şeklinde hücresel redüksiyon/oksidasyonu etkiler. Bu metal histon deasetilaz reaksiyonlarına gen transkripsiyonu üzerinden katılmaktadır. Üstelik çinko insanı da içeren değişik organizmalarda normal gelişim ve fizyoloji üzerinde önemli rolü bulunmaktadır. Çinko tüm dokularda bulunur. Deri vücut toplam çinko içeriğinin %6’ sını kapsarken, kas ve kemik çinko içeriği ise ikinci en büyük çinko kaynağıdır. Çinko distal duodenumdan ve proksimal jejunumdan emilir. Barsaktan emilimi fitat ve diğer moleküller tarafından baskılanabilir. Çinko birincil olarak barsak ve daha az olarak idrarla vücuttan atılır. Üç binden fazla yıldır çinko tuzları, çinko oksit veya kalamin şeklinde topikal olarak yara iyileşmesinde kullanılmaktadır. Son 50 yıldır çinkonun değişik deri...
Devamını okuyun
  39472 Tıklanma
  0 yorum
39472 Tıklanma
0 yorum

Diyet ve Dermatolojik Hastalıklar

Son yıllarda diyet ve dermatolojik hastalıkları üzerine çok sayıda makaleler yazılmaya başlandı. Artık bazı dermatolojik hastalıkların diyetle ilişkili olduğu bulundu. Aşağıdaki tabloda diyetten çıkarılması veya takviyesinin yapılması konulu deri hastalıklarında uygulanması gereken diyetlerin özet tablosu verilmiştir. Çoğu hasta diyetle deri hastalığının ilişkisi olduğunu haklı bir şekilde düşünmektedir. Doktorların da bu konuda onlara yardımcı olması gereklidir. GENEL DERMATOLOJİK HASTALIK DİYETİ Hastalık Kısıtlama Önerilen Akne (Sivilceler) Glisemik indeks ve yükü fazla gıdalar, süt Sebze, meyve, omega-3 yağ asitlerinden zengin deniz ürünleri, yeşil çay, resveratrol, zerdeçal, genistein ve devedikeni Nonmelanom deri kanserleri Selenyum, yağ Vitamin A takviyesi (Retinol) Melanom deri kanseri Alkol Vitamin D, E takviyesi, genistein, apigenin, kuersetin, resveratrol ve zerdeçal Deri Yaşlanması Şeker alımı (Glukoz, fruktoz) Bitkiler, tarçın, karanfil, keklikotu, zencefil,  sarımsak gibi baharatlar, sebze ve meyvedeki lipoik asit Güneşten Korunma   Goji berry, nar, sarımsak, polifenoller ( devedikeni, yeşil çay, zerdeçal), likopen, karoten, perilil alkol (kiraz, nane, lavanta), limonen (turunçgil kabuğu),...
Devamını okuyun
  44061 Tıklanma
  0 yorum
44061 Tıklanma
0 yorum

MUTSUZ OLMANIN 10 ADIMI

  Mutsuz olmak için mutlaka bunları yapın! Gün içinde her fırsatta mutsuz olduğunuzu düşünün. Hayatta iyi giden şeyler varsa biteceğini unutmayın. Geçmiş kötü yaşantılarınızı hatırlamaya çalışın. Dostlarınızın ufak hatalarını büyütün ve onları hayatınızdan çıkarın. Gelecekte mutsuz olacağınızı hayal edin. Sahip olduklarınızı çok nadir ama eksiklerinizi sürekli düşünün. Yaşantınızın kötü olmadığını göstermeye çalışan varsa sakın inanmayın. Acıklı dizileri izleyin ve yaşantınızla ortak noktalarını bulmaya çalışın. Mutlu olacak gibi olduğunuzda oturun ve mutsuzluğun tekrar beyninize hakim olmasını bekleyin. Bütün bunlara rağmen yine mutlu hissediyorsanız birinci maddeye geri dönün.  
  8946 Tıklanma
  0 yorum
8946 Tıklanma
0 yorum

SINAVDAN ÖNCEKİ GECE UYKUSU KAÇARSA

Gençlerimizin sınavdan önceki gece uyuyamama korkusu son gece gerçeğe dönüşebilir. Bu yüzden kaygı düzeyi yüksek öğrencilerin son gece uyuyamama riskini yüksektir. Heyecanlandığı zaman uyuyamayan, sınava günler kala yattığı yerde dönüp duran öğrencilerin sınav gecesi uyuyamama riskini ortadan kaldırmak gerekir. İnsan beyninin hipotalamus bölgesinde kaygı esnasında yaşananlar beyinde bir alarm oluşturur. Bu durum bir tehlike olarak algılanır ve uyku merkezi etkilenerek uyku kaçar. Kişi uyanıklık durumunda olduğunda uykuya dalması çok zordur. Bu yüzden sınav kaygısı özellikle son gece artarak uykuyu kaçırabilir. İnsanın yaşadıkları yaşayacaklarının bir yerde göstergesidir. Örneğin telaşlandığı zaman uyuyamayan, gece dönüp duran bir öğrencinin bu durumunun sınav öncesinde yaşanması olasılığı yüksektir. Böyle bir genç son gece uyku uyuyabilmek için dönüp durmamalı ya da uyumak için bilmediği bir ilaç kullanmamalıdır. Son güne kalmadan bir psikiyatriste başvurarak uyuyamama durumunda kullanılmak üzere bir ilaç almalı ve bu ilacı da sınav öncesinde kullanmalıdır. Böylelikle bir yan etkisi olup olmadığını görecek ve daha rahat kullanabilecektir....
Devamını okuyun
  6373 Tıklanma
  0 yorum
6373 Tıklanma
0 yorum

ÇOCUKLARIMIZI BEKLEYEN TEHLİKE: SİBER TACİZ

 Günümüz internet ortamı getirdiği olumluluklar yanında tehlikeleri de barındırmakta, kimi zaman denetimden çıkarak çocuklar ve gençler yönünden tehdit oluşturmaktadır. Özellikle 7-17 yaş arası çocuklar ve gençler bu yönden risk altında olup internet yaşantıları denetlenmediği taktirde vahim sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. ÇOCUKTAN ELDE EDİLEN BİLGİ VE GÖRÜNTÜLER ŞANTAJ UNSURU OLARAK KULLANILIYOR 7-17 yaş arası çocuk ve gençlerin yaşadığı cinsel merak, cinsel tacizler için risk oluşturmaktadır. Bu yaş grubunu çeşitli şekillerde kandırabilen insanlar başlangıçta masumane başlayan yazışmaları daha sonra kamera görüntüleri ile sürdürebilmekte ve daha sonra da elde edilen kamera görüntüleri şantaj amaçlı kullanılarak cinsel istismara yönelebilmektedirler. TEHLİKE ÇANLARI ÇALIYOR Türkiye’de internet üzerinden istismara uğrayan 862 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma % 62,5’inin kendisini istismar eden kişiyle internet üzerinden, %73,3’ünün facebook, %16.7’sinin ise msn yoluyla tanıştığını ortaya koymuştur. Siber tacizin fiziksel temasa varmasının ötesinde, sözel tacizin, teşhircilik ve pornografik amaçlı çocuk kullanımına kadar varması tehlikenin boyutlarının daha da büyümesine neden olabilmektedir. Bu istismarın sonucunda...
Devamını okuyun
  39838 Tıklanma
  0 yorum
39838 Tıklanma
0 yorum